17 Eki 2010

KAÇMAK EYLEMİ ÜZERİNE AFORİZMALAR

Çoğu zaman bir savunma mekanizması olarak da karşımıza çıkabilecek bu eylem, kişinin hırpalanma sürecinden arınma sürecine geçişteki ilk tepkisi olarak da tanımlanabilmektedir. Gerçekle, arzulanan arasında sıkışıp kalmanın sonucu olarak da; kendini anlatamama, ifade edememe durumunun da sonucu olarak algılanabilir. Kendi kendini yine kendi kendine yoranların artık uğraşmak istememe durumunun bir sonucu da olabilir. Bu süreçte rastlantılar can sıkıcı gelir, hissedilenler insanın canını acıtır. Kişi kendi hatalarının farkında olup da kendini yargılamaktan yorulmuş bir halde, diyetini ödediği sorunlarla sadece susmayı tercih edebilir. Kaçmak eylemi insanın bütün zaaflarını büyük bir içtenlikle gösterebilmesidir. İnsanın iliklerinde gezinip duran isteklerinin ve düşüncelerini gerçekleştiremeyeceğini anladığında bütün bunların kişiyi  komaya sokması halidir. Zamanında yerle bir edilmiş sığınaklarda, kendini yerle bir etme gayretidir.
Kaçmak bir bakımdan yakalanabilmeyi de göze almak demektir.
Kaçmak bir kurtuluş değildir çünkü sonrasındaki pişmanlık hali insan nereye giderse gitsin kendinden kaçamayacağının bir göstergesidir.
Erkekliğin onda dokuzu kaçmaktır diye toplumsal olarak da destek gören bu eylemin kanımca erkeklikle bir ilgisi yoktur. Kaçmak eyleminin cinsiyeti yoktur, buna cinsiyetçi anlamlar yüklemek de manasızdır.
Kaçan kovalanır mantığı da bu bakımdan pek de doğru sayılmaz nitekim herkes kaçabilme lüksünü her daim saklı tutsa da, kovalama eylemi herkes tarafından aynı tahammül ve sabırla sürdürülemeyecektir. Kaçmak durup, karşısındaki insanla yüzleşmekten daha kolay bir eylemdir. Bir taraftan da zor bir eylemdir çünkü kacmaniz gereken tek bir sey yüzünden, kucaklamaniz gereken herseyden uzaklasmayi göze almaniz gerekir.
Kaçmak duygu yoğunluğunun bir tezahürü de olabilir, bir bıkkınlığın  da  sonucu olabilir ama hangisinin sonucu olduğu karşınızdaki kaçıp dururken  cevaplanamayacak bir sorudur.
Tabi kaçmak başka bir şeydir ergen tavırlarıya köşe kapmaca oynamak farklı bir şeydir ikisini birbirinden ayırmak gerekir.
İnsan nereye giderse gitsin kendinden kaçamaz bu da bittecrübeyle sabittir.
Bazıları cesaret ile ilişkilendirse de bu mevzuuyu cesareti de aptallıkla karıştırmamak gerekir.
Kaçmak yürekli olana yakışmaz  ama yürekli olan da kaçmayacak diye bir kaide yoktur. Karşısıdaki ondan daha yürekliyse pekala da kaçabilir.
Kaçmak bir duygu durumunun yansımasıdır elbette ama korkuyla ilişkilendirilmesi ne kadar doğrudur?
Kaldı ki kaçılan şey yada kişi gerçekte korkutucu olmayabilir, bu kişinin algılamasıyla ilgili bir meseledir. Kişi karşısındakinin davranışlarını tahmin edemeyecek bir durumda yada mekandaysa kaçabilir. Oysa ki karşısındakini üç aşağı beş yukarı tanıyor ise kaçması anlamsızdır. Kaldı ki kimi ortamlarda insanların nasıl davranması gerektiği kurallara bağlıdır. İnsanlar kurallara bu tür ortamlarda rağbet etme eğilimindedirler. Böyle ortamlarda, kaçmak bazen tam tersi bir etki yaratabilir. Böyle bir durumda korkulan davranışı kaçan kişi gerçekleştirmiş olur ve elbette ortamdaki diğerlerine bir şaşkınlık hissi hasıl olur.
Kendisinden kaçılan kişide de , "ne yaptım ben şimdi", "hadi be sen de" tarzı duygular da uyandırabilir.
Sukut ikrardan mı gelir yoksa başka bir şeyden mi sorgulamak gerekir.
Herneyse kaçmak hiç bir durumda çözüm değildir.Söylenmeyen her söz insanın kedisine zarar verir. Ayrıca hiç kimse de kaçılan insan olmak istemez.
Tuhaftır kaçmak, arafta kalmaktır...

Özge Zengin
17 Ekim 2010 /Ank.