7 Oca 2012

Güzel gözlü bir yolcuya Sevgili Hacer’e

YOLCU

Alnımı otobüsün soğuk camına dayadım. Yanımdan geçenlerin yüzlerine dahi bakmıyorum artık, alıştım yollara yolculuklara. En iyi intikam şekli kayıtsız kalmaktır yaşananlara, öylece ne bir ses ne bir seda ne de bir iz bırakmadan çekip gitmek. Çünkü söylenecek sözler kalmamışsa artık insanın hayatında, kalıp anlatmak da nafiledir…
Yorgun hissetmiyorum kendimi, yeni başlangıçlar yorgunluklara galip gelir. Hangi yolculuktan, hangi yol arkadaşı kaldı ki yanımda ? Hızlanıyor otobüs, şehrin yolları karanlıkta boşluktan ibarettir, evler karanlıkta sanki devasa yapılar gibi görünmektedir. Benimse gecenin karanlığını solumaktan başım dönüyor, hızlı hızlı geçiyor yanımdan bozkır kentinin kavak ağaçları..Yeni bir başlangıç için, yıllarımın tanıklığını yapan şehirden yavaş yavaş uzaklaşıyorum.
Yol sürekli gider gelir,birilerinden birilerine,birisi için bir yere yada bir şeye. Ama yolcuları olmadan yol, bir hiçtir, boşlukta bir çizgidir.

İnsan uzanmamışsa uzak diyarlara ,
Hep darağacındadır kendi yalnızlığının,
Hayat hikayeleri kesişmemişse bir yerlerde diğer insanlardan, çember daralıyorsa etrafında ;
Çekip gitmeyi ister ve gider de…

İster gönüllü olur bu ayrılık, isterse de gönülsüz fakat sonuç hep aynıdır. Islak asfaltta, korna sesleri, sabırsız far izleri, trafik ışıklarının kırmızı yeşil oyunu, hep kendi içine susan bir avuç yolcu. Kendimden uzaklaşmamın kaçıncı kilometresi bu? Kaç saat geçti üzerinden, nefesimin buğusu camda, alnım sıcak..Kapkaranlık bozkırın ortasında, otobüsün camından yansıyan kendi yüzüme bakıyorum..Dışarıdaki karanlığı hiçbir ışık kirletmiyor, ben de düşünmüyorum yarının ne getireceğini, kimler olacak hayatımda, daha kaç kere gülümseyerek uzaklaşacağım bir şehirden heyecanla…
Bulutlar dağların üzerinde gri mürekkepler gibi dağılıyor,
Artık ağaçlar siyah benekler gibi belirgin, toprağın üzerinde uzanıyor. Şafak sökmek üzereyken yol şeritleri birbirinin ardına atılmış düğümler gibi çözülüyor. Benim aydınlığım, benim şafağım, önümde uzanan aslında yol değil, benim yaşanmamış yıllarım..
Çok sevdiklerim de oldu, çok üzdüklerim de mutlaka. Eğer üzülen birileri varsa o şehirde sırf siz gittiniz diye, dönmek için de mutlaka bir sebebiniz vardır o zaman.
Bir yemekte bir arkadaşıma hep doğru kararları alsın diye bir zar hediye etmiştim. Diğerine de hayatının ritmini asla kaçırmasın diye bir pena. Biri hayatının ritmine beni de dahil etti, diğeri ise zor kararlarında beni hatırlayacağını söyledi. Penam ve zarım yanımda değil artık belki ama yeni başlangıçlara hazır ruhum. Kendime yakın olduğum sürece, belki o kadar da uzakta değilim hiçbirinden, hiç kimseden..
Yavaş yavaş gün ağarıyor, denizin kokusunu hissedebiliyorum ve önümde yeni bir yol, yepyeni bir hayat var, bunu adım gibi biliyorum…