11 Eki 2011

YOL ARKADAŞI

Ve insansız kalır şehir…
Gözden ırak olan gönülden ırak olmaz
Tek satırlık ömrüm
ömrüne sığmaz..
Gittin ya..
İnsansız kaldı şehir..
Suskun biraz da..
Susuz bir nehir,
Artık ömrüm…
ne yarın
ne bugün
ne de dün…
gittiğinde durdu zaman,
sustu ömrüm…
sesin de yok,
oysa uzakta değil doğduğum gün,
yani yaş otuz,
yani bir varız aslında
bir yokuz..

susarak çoğalanlardan,
konuşarak azalanlara…
sessizliğiyle övülüp,
sözüyle hor görülüp,
yalnızlığına gömülenlerden,
daha mı kalabalık,
daha mı çokuz…

acemi mevsimlerden,
acınası bir son bahara geçiyoruz..
adresini kalbinde taşıyan insanlardan,
kabahatini bilmeden af dileyenlerden,
hayalinin peşinde koşanlara,
saf diyenlerden,
yüzüne değil arkasından laf edenlerden,
o kadar çok bahsettim ki…
bizi anlatmak isterken..
yani seni
yani beni….
Göremediğim o gözleri,
Dokunamadığım o teni,
Unuttum…
Ve unutmamak için sadece sesini,
Her yol da her yolculukta,
Bambaşka biri olma duraklarında,
Bir şiir verdim yanına..
Yol arkadaşı..

Uzak ülkelerde ,
Bir tanıdık bakışı..
Savaş gören şehirlerden,
Ayın ışıldadığı gecelerden,
Uykulu şehirlere inerken,
Bir can yoldaşı…
Hiçbir yağmur yıkayamaz artık,
Ellerimdeki kanı…
Üzdüm bilirim, ne yapsam olmayacak,
Kalmadı hiçbir şeyin eski tadı..

Giderken bıraktığın aynalarda,
Döndüğünde göreceğin adam,
Şimdiden başladı yalnızlığın…
Bil ki kalbim bileklerinde atar.
Sesim, kelimelerim olur
Gelir yanında yatar…
Belki de güz yollarında,
ağaçlardan düşen yapraklar gibi,
Oturur yanına,
Yalnız gözlerine bakar,
Kim bilir belki de :

“ve biz gene yıldızlara bakarız
ve yine yıldızlar bize bakar”
Özge’11 Ank