1 Mar 2013

HİÇBİR


Baharın ilk günü....
Belki de ömrümüzün baharının son günü...
Ayın biri...hiçbiri....
Erguvanlar çiçeğe duracak çok değil kısa bir müddet sonra....
Zaman akıyor hızla, görüntüler değişiyor...aynı yerde kalmanın, tekrarlarda ısrar etmenin bir faydası yok. Hayat size yeni umutlar yeni süprizler hazırlıyor. İnsan bir gün değil, bir mevsim değil, sevince bir ömürlük seviyor. Aynı şehirde nefes almak dahi yeterken, bazen bunu bile arar oluyorsun.

Oysa ki kimsenin anlayamadığı bir şey var ortada : tüm kalbiyle seven insan yalnızca tek bir şey diler tanrısından: karşısındakinin mutlu olmasını.  Hayat herkese adil davranmaz neticede. Hiçbir işe mutlu olmayacağım diye başlanmaz, hiçbir hayat acı içinde yaşansın diye yaşanmaz. İster ki o seven kalp, acı, hüzün ve keder sevdiği insanın yakınından dahi geçmesin. Mutlu olsun, umutları olsun, huzurda olsun...kendisine benzemesin kaderi. Gerçekte seven insanlar bencilce yaşayamazlar sevgilerini... Her ne yaşanmış olursa olsun, hayat insana cömerttir. Önemli olan o hayat gibi affedici ve cömert olmaktadır.

Yanlışlıklarla ve yalnızlıklarla geçmez ömür...
Bazen çok sevmenin de kıymet-i fahrikası yok. İstersen dünyaları feda etmeyi göze al uğruna, yine de görünen yalnız karşıdakinin gördüğü kadardır.

sonsuz mutluluğu vaad et...
kul ol, köle ol, yan...yandıktan sonra küllerinden tekrar ol...faydasız...

Nafiledir...

Yaşamış ve yaşayacak olan tüm insanların kalplerindeki o aşkı altın bir tepsinin içinde, zerre karşılık beklemeden sun...sonsuza kadar taşı o aşkı içinde....

Olmazı olur yapaya çalış, cümle alemi al karşına, elalemle muhatab ol...

Nafiledir...

eğer gören gözler yoksa, değerini tartan bilen yoksa boşadır.

Güzeldir ama yine, sevmek de sevilmek de... Ayrı ayrı iki kişi olamaktansa tek bir bedende var olmak, muhteşemdir.  Bazen ne kadar sevdiğiniz değil de, o insana nasıl davrandığınız belki de herşeyden çok daha önemlidir.

Sadece sevmek yetmez bazen...
Kabul görmeyi de diler insanoğlu...Saygınlığını korumak ister, kaybedeceklerini de kazanacaklarını da hesab eder..

Oysa ki atladığı şey, matematik mantığın bir yere kadar ilerlediğidir. Ondan sonrasında, iki insanı birbirlerine bağlayan tek şey aralarındaki sevginin kuvvetidir. Elbette bunu herşeye yeni başlarken görmek zor...fakat görüldüğünde ise sıklıkla çok geçtir.

Eh... Ankara..bu sana veda yazısı değil henüz. O veda çok buruk bir veda olacak bu belli, ben burada olacağım belki..belki çoktan bir gece ansızın terkedip gideceğim şehri, kimseye haber vermeden, birdenbire.. Susarak, görünmeyerek, konuşmayarak edilen her veda sessiz bir haykırıştır ömre...Belli ki vedaları sevememiş bir olarak, birden bire olacak...gittiğimden kimsenin haberi olmadan öylece...En son biraz buruk ayrılsak da İstanbulla, eminim eski dostum beni gördüğünde çok sevinecek.

Kalmak için bir nedeniniz yoksa...

gidersiniz siz de...

ardınıza dahi bakmadan..çünkü ardınıza baktığınızda ardınızda kalan yalnızca herkesin görmezden geldiği ve artık görmek istemediği kanayan bir yara..

Mucizelere inanırım yine de.. Neden mi? Mucize eseridir yaşamam da ondan. Mucize eseridir kaderim de ondan.

Baharın ilk günü bugün.. Haylaz toprak kımıldanmaya başladı...Sürgün vermiş yeni yeni filizlenen bir hayat önümde...Madem ömürlük bir sevda ile başladık, ömürlük bir şiirle noktalayalım yazıyı:

Hiçbir kadın, hiçbir erkeği ve hiçbir erkek hiç bir kadını
Bu biçim sevmedi....
Gözyaşlarının hiçbir teki bu biçim düşmedi.
Hiçbir akşam o akşam gibi kanarcasına batmadı o güneş
ve hiçbir güneş onları bir daha bu biçim görmedi
Hiç bir kadın dedim ya hiçbir erkeği ve hiçbir erkek hiçbir kadını
Bu biçim sevmedi...

Böylesine dolu dolu ağlamadı hiçbir kucakta hiçbir baş,
ve hiçbir elveda bugüne dek bu biçim söylenmedi